26 Eylül 2015

kütüphane.. 4..



Kitabı birkaç ay önce okudum.. Ama paylaşmak bugüne kısmetmiş.. Doğan Kitap’tan “Daha sade bir hayat”.. Çok severek okuduğum bir kitap oldu.. Kitap kapağında da yazdığı üzere, çocukları daha sakin, daha mutlu, daha özgüvenli yetiştirebilmenin yollarını anlattığını vaad ediyor. Bence sadece çocuklar için değil yetişkinler için de bir çok yöntemle nasıl daha huzurlu olabileceklerini anlatıyor..





Kim John Payne ve Lisa M.Rose tarafından yazılmış.. Kim John Payne otuz yıldır Waldor eğitim hareketi kapsamında dünyanın bir çok yerinde rehberlik, danışmanlık ve öğretmenlik yaptı. 100’ü aşkın okulda danışman olarak görev aldı. Ailelere, eğitimcilere, terapistlere evde ve okulda yaşanan sorunlar konusunda eğitimler veren Payne, iki çocuk babası ve New York’da yaşıyor.. Daha çok bilgi için; http://www.simplicityparenting.com/about-kim-john-payne/

“..Bir çocuğun dünyasını sadeleştirdiğinizde, olumlu değişimin ve gelişimin önünü açarsınız..”

“..Sadeleştirerek çocukların kendi benliklerini yavaş ve gerektiği gibi keşfedebilecekleri ortamı korumuş oluruz..”

“..Çocuklarımıza yetişkin gibi davranarak onları yetişkinliğe daha iyi hazırlayabilir miyiz?..”

“..Çok detaylı veya karmaşık olan çok hazır haldeki oyuncaklar çocuğun hayal gücünü zayıflatır. 
Sevgili yatak oyuncakları asla atılmamalıdır. Ne kadar çirkin olurlarsa olsunlar çocuğun birlikte yattığı oyuncakları pazarlığa açık değildir. Diğerlerinin ise çocuğu meşgul eden oyuncaklardan oluşması gerekir: yapı, kazma, inşaat oyuncakları ve bebekler, doldurulmuş hayvanlar gibi duygusal bağ kurulan oyuncaklar. Yaratıcılık malzemelerini de saklayabilirsiniz: boyalar, pasteller, balmumu veya kil gibi model yapma malzemeleri.”

“..Çok fazla oyuncak, çocukların kendi dünyalarını keşfetme becerisini kısıtlar, dünyayı daha sığ görmelerine yol açar..”

“.. kendileriyle ilgili endişelerimiz çocuklarımızı da endişelendirir. Onlar bizim duygularımızla beslenirler. Bizim ruh halimizden ve davranışlarımızdan etkilenirler. Güvenlikleri konusundaki tedirgin ve tedbirli yaklaşımımız onları da tedirgin eder. Böylece bir kısır döngü yaşanır. Anne babaların endişeli halleri çocukları da davranışlarında iniş çıkışlara neden olabilir..”

“..sadeleştirmek, sadece bir şeylerden kurtulmak demek değildir. Aynı zamanda hayatınızda, amaçlarınızda ve kalbinizde yer açmakla ilgilidir. Fiziksel ve zihinsel karmaşa azalınca, dikkatiniz artar..”

“..Çocuğumuzun her can sıkıntısına müdahale eder ve her iç çekişine yeni bir oyuncakla veya eğlenceyle cevap verirsek onu yaratıcılığını geliştirme fırsatından mahrum bırakmış oluruz..”

“..bir oyuncağın ne kadar az işlevi varsa, oyunda o kadar çok şeye dönüşebilir..”

“..üreticisi ne iddia ederse etsin, hiçbir oyuncak çocuğunuzu daha yaratıcı, daha uyumlu ya da daha zeki yapmaz..”

“..hoyrat boğuşmalı oyunların beynin şekillenmesine, ön korteksteki gereksiz hücrelerin, dalların ve bağlantıların azaltılmasına yardımcı olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır..”

Aldığım notlar bitmez.. Bu blog için bu kadarı yeterli sanırım.. Kitabı mutlaka okuyun derim.. Sadeleştirmenin önemini anlayın.. sevgiler..






14 Eylül 2015

Kütüphane.. 3..







Bu ay Optimist Yayınlarının "Çocuğunuzun Yaratıcılığını Geliştirin" adlı kitabını okudum.. Çok başarılı buldum..  Özel eğitim alanı için çok faydalı olmadığını, daha çok normal gelişim gösteren çocuklar için faydalı olduğunu belirtmek isterim.. 
Otizmli çocukların yaratıcı düşünme-farklı düşünme becerileri oldukça zayıf.. Bu nedenle gündelik hayatta karşılaştıkları problemlere çözümler oluşturmakta zorlanıyorlar.. Benim görevim düşünme becerilerini geliştirmek.. Daha doğrusu geliştirmelerine yardım etmek.. İşte bu tarz kitaplara yönelmem bundan.. Aradığımı bulamamış olsam da başka şeyler buldum diyebilirim..
Kitabın yazarı aslında bir gazeteci.. Kitap da zaten bir derleme diyebiliriz.. İyi araştırılmış.. İyi literatür taraması yapılmış.. İyi bilgilerin toplandığı bir kitap.. 
Yaratıcılıkla ilgili, yaratıcılığın nasıl geliştirilebileceğine dair genel bilgiler verdikten sonra, yaşlara göre daha detaya girerek bilgilendiriyor yazar bizi.. Her yaşın gelişiminden, o yaş için önemli olan kavramlardan bahsettikten sonra neler yapabileceğimizi ve nasıl yapacağımızı sade, anlaşılır bir dille anlatıyor.. Örnekler veriyor, daha fazla bilgi için nerelere başvurabileceğimizi yazıyor.. 
Çocuğunuz 6 yaşına gelene kadar saklayabileceğiniz ve sık sık göz atıp çocuğunuzu geliştirecek etkinlikler bulabileceğiniz bir kitap.. Tavsiye edilir..

6 Ağustos 2012

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU

Yankı Yazgan’ın otizm spektrumundaki bilgileri güncelleme amaçlı yaptığı seminere katıldım. Otizm akademisi adı altında toplanmış olan ailelere danışmanlık yapıyormuş. Bu aileler kendi gibi spektrum yolcusu olan aileler için seminerler düzenliyor, eğitimler veriyor. Katılmak isteyen herkese açık bir grup. Mail atıp haberdar olabilirsiniz. (otizmakademisi@gmail.com)
Yankı bey gelişim bozukluğunu anlatırken şöyle bir tanım yaptı:” olması gerekenlerin olmaması, olmaması gerekenlerin olması”. Sanırım daha güzel tanımlanamazdı ya da özetlenemezdi. Otizmdeki sosyal ilişkilerle ilgili olarak da ilişki gönülsüzlüğü kavramından bahsetti. İlişki arzusunun zayıflığının konuşmanın gecikmesine neden olduğunu anlattı. Yani konuşmanın kullanımı için önce karşısındakiyle ilişki kurmaya motive olmalı çocuk.
Seminerde dikkatimi çeken detayları başlıklar halinde sizlerle de paylaşacağım:
v     Sosyal gelişime hizmet eden unsurlar yani sosyal gelişim için olmazsa olmazları:
·         İnsanlara bakma
·         İnsanlara gülümseme
·         Dil
·         Ortak dikkat

v     Bebeklerde ilk gülümsemeyi 8. hafta ile 12. haftalarda görüyoruz.
v     Empati: 1. Kendinin ve başkalarının farklı zihinleri olduğunu anlama becerisi.
              2. Başkasının zihin durumuna uygun duygusal tepki verebilme becerisi.
(bu ayırımdan anlıyoruz ki karşımızdakini anlamak başka bir evre, uygun davranmak başka bir evre.)
Empati gelişimi;
·        İnsanın karşısında olup olmadığını anlamak,
·        Başka birinin size bakıp bakmadığını anlamak,
·        Birinin ifade ettiği duyguyu anlamak,
·        Ortak dikkate katılmak,
·        Başkasının sıkıntısına ilgi göstermek, karşısındakine uygun cevap vermek. ( Annesinin gözyaşlarını silmek gibi.)
·        Başkasının amacını ve ya temel niyetini anlamak.(sıcak bir odada klimanın etrafında dolaşan, klimaya bakan birinin klimayı açmak için düğmesini aradığını anlamak gibi.)

Yaşlara göre empati;
·         3 yaş çocuk zihin durumları arasındaki ilişkiyi anlayabilir. (babam derin nefes almaya başladı, birazdan kızacak gibi.)
·         4 yaş insanların yanlış inançları olabileceğini anlayabilir. Yalan söylediğini anlayabilir.
·         5-6 yaş insanların inançlar hakkında inançları olabileceğini anlayabilir.

v     Ergen otizmlilerle yapılan araştırmalarda göz teması kuramayanların ağıza bakarak iletişimi devam ettirdiği yani göz teması kuramadığı için strateji geliştirdiği ortaya çıkmış.
v     İşaret parmağıyla gösteren çocuğun 6-12 ay sonra konuşacağını biliyoruz.
v     Çocuğumda bir problem var diyerek doktora başvuran annelerin %78’i haklı çıkıyormuş. Yani anne otizmi anlıyor.
v     Otizm, PDD-NOS ve Asperger tanımları arasında araştırma sonrası çıkan bulgular:
·        iletişime baktığımız zaman; aspergerli en yüksek puanı alırken, otizmli en düşük puanı, pdd-noslu da ikisinin arasında bir puan almıştır.
·        Sosyalliğe baktığımızda; en yüksek puanı pdd-noslu alırken, aspergerli pdd-nosludan biraz daha düşük bir puan almıştır. Otizmli ise en düşük puanı almıştır.
·        Zeka bakımından; en yüksek puanı aspergerli alırken, pdd-noslu onu takip etmiş, otizmli de en düşük puanı almıştır.
·        Tanılanma yaşı olarak; otizmli 16 aylıkken, pdd-noslu 24 aylıkken, aspergerli ise 25 aylıkken tanılanmıştır.
·        Kullandıkları ilk kelime zamanına göre; aspergerli 17 aylıkken, pdd-noslu 22 aylıkken, otizmli 42 aylıkken ilk kelimelerini söylemiştir.
·        İlk cümlelerini; otizmli 83 aylıkken, pdd-nos 37 aylıkken, aspergerli28 aylıkken söylemiştir.
·        Otistik semptomlardan sosyalliğe bakacak olursak; pss-noslu en sosyal, aspergerli onu takip etmiş, otizmli en az sosyal çıkmıştır.
·        Otistik semptomlardan ilişki kurmaya bakacak olursak; pdd-noslu en çok ilişki kuran, aspergerli onu takip eden, otizmli en az ilişki kuran çıkmıştır.
·        Otistik semptomlardan kendine yetme-toplumda yolunu bulmaya  bakacak olursak; pdd-nos en çok kendine yeten, aspergerli onu takip eden, otizmli kendine yetmede en çok zorluk çeken olarak çıkmıştır.
(alınan puanlar araştırma sonucu ortaya çıkan ortalamalardır. )
(araştırma ortalamalrında otistik semptomlar açısından aspergerli ve otizmli arasındaki puanlar azdır.)
(çocuğun  Aspergerli olması daha az sorunu olduğu ya da daha az semptom gösterdiği anlamına gelmez.)

30 Mayıs 2011

Kütüphane.. 2..

Tavsiye edilir..


Kitap dört temel varsayım üzerinden problemlere çözümler getiriyor, varolan durumları açıklıyor:
  1. insanların hem hayatta hem de ideal fiziksel, duygusal ve entelektüel gelişimleri için temel olarak neye ihtiyaçları olduğunu bilerek doğduklarıdır. Örneğin, bebekler her zaman kendilerine sunulan oyuncak seçeneklerinden o sırada entelektüel gelişimlerini en çok besleyecek olanla oynarlar.
  2. bebeklerin iyi ve kötü davranış potansiyeliyle doğdukları, nasıl davranacaklarını kendilerine nasıl davranıldığının belirlediğidir.
  3. yaşamın ilk yıllarındaki deneyimlerin ilerideki yıllardaki duygu ve davranış kalıpları üzerinde derin ve kalıcı etkileri olduğudur.
  4. optimum koşullarda bebeklerin stres ve travmanın birçok etkisini iyileştirebildiğidir.
Kitapta anne ve bebeklerin yaşadıkları durumlara, daha çok duygusal sorunlara, ihtiyaçlara farklı çözümler sunuluyor. Farklı bir bakış açısıyla, sadece bebekleri gözlemleyerek sorunların nasıl çözüleceği  anlatılıyor.Farklı bilgiler edinebileceğiniz, ilginç bir kitap. 

...Anne karnındakine benzer her türlü uyaran yeni doğmuş bebeklerin gelişimine katkıda bulunur. Bu ihtiyaçlar şöyle sıralanabilir: sıcaklık, tensel uyaranlar, bedene baskı, hareket, kalp atış sesi, annenin sesi, anne bedeninden beslenmeyi içeren anlar, bu ihtiyaçları karşılamanın en iyi yolu bebekleri kucakta taşımak ve istediklerinde emzirmektir. (kanguru yöntemi)...

...Bebekler doğumdan çok önce tam olarak gelişmiş dokunma duyularına sahip olurlar. Anne karnındaki amniyon sıvısı ve bu sıvı aracılığıyla rahim duvarları, bebeğin cildini sürekli uyarır ve ona masaj yapar. Tensel uyarı, bebeğin kendi bedeninin farkına varmasının ilk araçlarından biridir. Dokunulmak, bebeğin kendi varlığının gerçekliğine ilişkin algısının gelişimi için temel ihtiyaçtır...

5 Mayıs 2011

Kütüphane.. 1..


Oyunun Gücü - David Elkind - İmge Yayınları

Küçük çocukların nasıl öğrendiğine dair üç yanılgı:

Bu üç yanılgı yetişkinlerin kendilerini okul öncesi çocuklarının yerine koyamamaları ve dünyanın bu çocuklara nasıl göründüğünü asla anlayamamaları gerçeğinden kaynaklanır.
  •   Beni izle” öğrenme ve öğretme kuramı: ...Çocuklar bir öğretmeni  sadece taklit ederek veya izleyerek yeni, karmaşık beceriler öğrenemezler. Yetenekli bir piyanisti gözlemleyerek piyano çalmayı öğrenmeye çalıştığınızı hayal edin. Kendi kendini yönlendiren öğrenciler olan bebekler ve küçük çocuklara beni izle yaklaşımının uygulanması etkin olarak bir eylemde bulunan bir çocuğa anababanın yada bakıcının farklı bir etkinlik yüklemesine dönüşür...
  • .... Bebeklerin ve küçük çocukların özyönelimli etkinliğini desteklemek ve onları özyönelimli etkinlikler için cesaretlendirmek gerçekten çok önemlidir. Bu tür etkinlikler bizim için anlamsız görünse bile, bunların çocuk için çok büyük amacı ve önemi vardır. Bu etkinlikler rastgele olmayıp bunların çocuğun zihinsel yetenek düzeyine uygun bir örüntüsü ve örgütlenmesi bulunmaktadır. Çocuğa kişisel doyumu için bu etkinlikleri tamamlama zamanını ve özgürlüğünü vermek, çocuğun yoğunlaşma ve dikkat güçlerini besler... Küçük çocuğun kendi kendine başlattığı etkinliklere saygı gösterip bunlara değer vermezsek, onun bu güçlerine zarar verme riskini taşırız..
  •       “küçük sünger” öğrenme ve öğretme kuramı: ...bebekler ve küçük çocuklar onlara fırlattığımız tüm bilgiyi hemen emen küçük süngerler değildirler. Çocuklar bilgi işlemek için yetişkinlerden daha fazla zaman kullanırlar ve bunu daha da düşük soyutlama ve karmaşıklık düzeyinde yaparlar. Bu durum kısmen onların olgunlaşmamış zihinsel yeteneklerini yansıtır. Ancak bu durum; aynı zamanda onların dünyasının onlar için hala yeni olduğu gerçeğinin kanıtıdır...

  •        “olduğundan daha zor gösterme” öğrenme ve öğretme kuramı: ...çocuklar bizim gördüklerimizi görmedikleri zaman, yeterince kafa yorarak bakmadıklarına inanmak isteriz. Eğer biraz daha dikkat etselerdi, bizim gördüklerimizi görürlerdi. Bu durum, ingilizce bilmeyen birisiyle daha  yüksek sesle konuşma eğilimimizden farklı değildir..
  •     ...Başı elmadan, vücudu armuttan, bacakları muzdan ve kolları üzümlerden oluşan, meyvelerden yapılmış bir adam vardı. Bunu ve buna benzer çizimleri dört ile dokuz yaş arası çok sayıda çocuğa gösterdik. Küçük çocuklar parçaları tanıdılar ama bütünün farkına varmadılar; herbir meyveyi isimlendirdiler ama insanı göremediler. Beş veya altı yaşlarında bir geçiş evresi vardı, çocuklar adamı gördüklerini söylediler ama fikirlerini değiştirip meyvelerin isimlerini saydılar. Ancak yedi ve sekiz yaşlarında “meyvelerden yapılmış bir adam” diye kendiliğinden yanıtladılar. Bu yaşta tek ve aynı şeyin aynı anda iki şey olabileceğini anlayabilmek için zihinsel yeteneğe sahiptirler.