5 Mayıs 2011

Kütüphane.. 1..


Oyunun Gücü - David Elkind - İmge Yayınları

Küçük çocukların nasıl öğrendiğine dair üç yanılgı:

Bu üç yanılgı yetişkinlerin kendilerini okul öncesi çocuklarının yerine koyamamaları ve dünyanın bu çocuklara nasıl göründüğünü asla anlayamamaları gerçeğinden kaynaklanır.
  •   Beni izle” öğrenme ve öğretme kuramı: ...Çocuklar bir öğretmeni  sadece taklit ederek veya izleyerek yeni, karmaşık beceriler öğrenemezler. Yetenekli bir piyanisti gözlemleyerek piyano çalmayı öğrenmeye çalıştığınızı hayal edin. Kendi kendini yönlendiren öğrenciler olan bebekler ve küçük çocuklara beni izle yaklaşımının uygulanması etkin olarak bir eylemde bulunan bir çocuğa anababanın yada bakıcının farklı bir etkinlik yüklemesine dönüşür...
  • .... Bebeklerin ve küçük çocukların özyönelimli etkinliğini desteklemek ve onları özyönelimli etkinlikler için cesaretlendirmek gerçekten çok önemlidir. Bu tür etkinlikler bizim için anlamsız görünse bile, bunların çocuk için çok büyük amacı ve önemi vardır. Bu etkinlikler rastgele olmayıp bunların çocuğun zihinsel yetenek düzeyine uygun bir örüntüsü ve örgütlenmesi bulunmaktadır. Çocuğa kişisel doyumu için bu etkinlikleri tamamlama zamanını ve özgürlüğünü vermek, çocuğun yoğunlaşma ve dikkat güçlerini besler... Küçük çocuğun kendi kendine başlattığı etkinliklere saygı gösterip bunlara değer vermezsek, onun bu güçlerine zarar verme riskini taşırız..
  •       “küçük sünger” öğrenme ve öğretme kuramı: ...bebekler ve küçük çocuklar onlara fırlattığımız tüm bilgiyi hemen emen küçük süngerler değildirler. Çocuklar bilgi işlemek için yetişkinlerden daha fazla zaman kullanırlar ve bunu daha da düşük soyutlama ve karmaşıklık düzeyinde yaparlar. Bu durum kısmen onların olgunlaşmamış zihinsel yeteneklerini yansıtır. Ancak bu durum; aynı zamanda onların dünyasının onlar için hala yeni olduğu gerçeğinin kanıtıdır...

  •        “olduğundan daha zor gösterme” öğrenme ve öğretme kuramı: ...çocuklar bizim gördüklerimizi görmedikleri zaman, yeterince kafa yorarak bakmadıklarına inanmak isteriz. Eğer biraz daha dikkat etselerdi, bizim gördüklerimizi görürlerdi. Bu durum, ingilizce bilmeyen birisiyle daha  yüksek sesle konuşma eğilimimizden farklı değildir..
  •     ...Başı elmadan, vücudu armuttan, bacakları muzdan ve kolları üzümlerden oluşan, meyvelerden yapılmış bir adam vardı. Bunu ve buna benzer çizimleri dört ile dokuz yaş arası çok sayıda çocuğa gösterdik. Küçük çocuklar parçaları tanıdılar ama bütünün farkına varmadılar; herbir meyveyi isimlendirdiler ama insanı göremediler. Beş veya altı yaşlarında bir geçiş evresi vardı, çocuklar adamı gördüklerini söylediler ama fikirlerini değiştirip meyvelerin isimlerini saydılar. Ancak yedi ve sekiz yaşlarında “meyvelerden yapılmış bir adam” diye kendiliğinden yanıtladılar. Bu yaşta tek ve aynı şeyin aynı anda iki şey olabileceğini anlayabilmek için zihinsel yeteneğe sahiptirler.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder